18 Kasım 2008 Salı

ENTELEKTÜEL SERMAYENİN ÖLÇÜLMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

1. Entelektüel Sermaye Nedir?

Entelektüel sermaye; zenginlik yaratmak üzere kullanıma sokulabilen entelektüel malzemedir, başka bir deyişle bilgi, enformasyon, entelektüel mülkiyet ve deneyimdir. Diğer bir tanımda ise entelektüel sermaye; patentler, telif hakları, diğer entelektüel sahiplik biçimlerinden daha kapsamlıdır. Bir işletmenin bilgi, tecrübe, ilişki, süreçler, buluşlar, pazar durumu ve toplum etkisinin toplamı ve sinerjisidir[1].

Daha farklı bir tanımda ise entelektüel sermaye entelektüel sermaye işletmenin faaliyet sürdürebilmesini sağlayan maddi olmayan varlıkların tamamı olarak tanımlanmıştır.[2]

Entelektüel sermaye, daha genel olarak ise bir işletmenin sahip olduğu biriktirilebilir bilgi olarak ta ifade edilebilmektedir. Bu bilgi birikimi çalışanlara özgü ve diğer çalışanlar tarafından algılanması zor olan kişisel bilgilerden ve işletme çalışanları tarafından işletme yapısının sunduğu olanaklar çerçevesinde kullanılabilen açık bilgilerden meydana gelmektedir. Entelektüel sermayeyi, işletmenin işlevlerini sürdürebilmesine olanak sağlayan maddi olmayan varlıkların tümünün oluşturduğu ifade edilmektedir.[3]

2. Entelektüel Sermayenin Unsurları

Entelektüel sermaye kapitalle ilgili olsa bile yine de kaynakları çoğunluğunda ekonomik terim olarak alınmamaktadır. Bazı yazarlar entelektüel sermayeyi bilgi ve toplumsal birlikteliğin bilme yeteneği olarak, bir örgüt, entelektüel topluluk veya profesyonel bir uygulama gibi tasvir edebilmektedirler. Bazı yazarlar ise insan kaynakları veya bilgi teknolojisi alanında yönetsel aktivitelerle daha çok bağdaştırırlar. Entelektüel sermaye başlıca insan sermayesi, örgütsel sermaye ve müşteri sermayesi olarak ayrılmaktadır.[4]

Entelektüel sermayenin belirlenmesinde, unsurların ilişkileri göz ardı edilerek tek başlarına değerlendirilmeleri söz konusu değildir. Unsurların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkileri sonucunda entelektüel sermaye oluşmaktadır. Bu nedenle entelektüel sermayenin unsurları içerisindeki bilgileri etkin bir şekilde yönetmek kaçınılmazdır.

Sonuç olarak; insan sermayesi işletmenin işgörenlerine odaklanmakta, yapısal sermaye işletmenin içindeki dahili yapı ve biçimsel olmayan ilişkilere, müşteri sermayesi, başta müşteriler olmak üzere işletmenin ilişkide bulunduğu insan ve harici yapılara odaklanmaktadır.

2.1. İnsan Sermayesi

İnsan sermayesi müşterilere çözümler sunmada bireysel olarak işgörenlerin bilgi, beceri ve yeteneğidir.

“İnsanlarımız bizim varlıklarımızdır” anlayışını benimsemek kolaydır ama yönetmek zordur. İşgörenler her an ayrılabilirler[5]. Bilgi yönetiminin temeli insandır. İnsanlar bilgi, yeni fikirler ve yeni ürünleri yaratır ve tamamen iş süreçlerini oluşturan bağlantıları kurarlar. Maalesef insanlar işten ayrıldıklarında dahili, harici, biçimsel ve biçimsel olmayan bağlantıları da dahil olmak üzere bilgilerini de beraberinde götürürler[6].

İnsan sermayesini arttırmak için işletmeler, öncelikle bilgi düzeyi yüksek işgörenleri işe almalı veya geçici olarak bilgisinden yararlanmak için danışman olarak almalı, mevcut işgörenlerini sürekli eğitmeli ve kalifiye işgörenlerin işletme bünyesinde tutmak .için gerekli şartları ve ortamı sağlamalıdır. İşletmelerin değişime uyum sağlamak ve yeni bilgileri kullanmak için insan sermayesini sürekli eğitmeli ve öğrenme de odaklanmalıdır.

2.2. Yapısal Sermaye

Yapısal sermaye; patentler, fikirler, modeller ve bilgisayar ve idari yapıların geniş bir karışımından oluşmaktadır. Dahili yapılar; işgörenler tarafından oluşturulur - yaratılır ve genel olarak örgüt tarafından sahiplenilir ve birleştirilir. Bazen de dışardan da elde edilebilir. Bu varlıkları geliştirme ve yatırım yapma kararları; işin işletme içinde yapılması veya dışardan alınması nedeniyle güven derecesiyle alınabilmelidir. Biçimsel olmayan organizasyon, dahili networkler (şebekeler), kültür ve kimlik (ruh) dahili yapılara ait olmaktadır. Dahili yapı ve insanlar birlikte genel olarak organizasyon olarak adlandırdığımız kurumu oluştururlar[7].

Kuvvetli yapısal sermayeye sahip olan organizasyon işgörenlere deneme, başarısızlık, öğrenme ve tekrar denemede olanak sağlayan destekleyici bir kültüre sahip olacaktır. Başarısızlığı aşırı ölçüde cezalandıran kültür çok az başarı elde edecektir.

2.3. Müşteri Sermayesi

Müşteri sermayesi; tedarikçilerde dahil olmak üzere işletmenin ilişkide bulunduğu insanlarla arasında bulunan örgütün ilişkisel değeridir[8]. Müşteri sermayesi, organizasyonun veya birlikte çalıştığı organizasyonlar arasındaki ilişkileri ve işletme gereksinimlerini karşılamasına ve işletmeye bağlılığını kapsamaktadır. Pazar kanalları bilgisi, müşteri ve tedarikçi ilişkileri, sanayi birlikleri ve hükümetin kamu politikalarının etkilerinin düzgün bir şekilde anlaşılmasını içermektedir. Çoğu yönetici, müşterileri ve tedarikçilerinden sağlayabileceği bilgi zenginliğinin farkında değildir. Bir ürün veya hizmette müşterinin ne istediğini rakiplerinizden daha iyi kavramak, atılımları dikkatle izleyenden izlenen bir işletme lideri haline gelmenizi sağlar. Müşteri ve tedarikçi bağlılığı, hedef pazar, ilişkilerin sürekliliği ve tatmin; müşteri sermayenin ölçülebilir unsurlarıdır[9].

3. Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi Ve Performans Değerlemesi

Son yıllarda hizmet işletmelerinin ve bilgi-işlem anlamında iş yapan işletmelerin artması sonucunda, bu tip işletmelerin yalnızca finansal kaynaklardan değil de bazı görülmeyen (intangible) varlıklardan katma değer elde ettikleri ortaya çıkmıştır. Bunun neticesinde bu varlıklarında performansının değerlenmesi ve ölçülmesi gerçeği ile karşı karşıya kalınmıştır. Unutulmaması gereken bir durum ise bir şeyi yönetebilmek için mutlaka ölçümünün yapılması gerektiğidir.

Entelektüel sermayenin üretim faktörü olarak kullanıldığı üretim süreçlerinde, süreç girdisi bilgi, süreç çıktısı bilgi ürünüdür. Dolayısıyla entelektüel sermaye, “ölçülebilir ve hesaplanabilir” bir kavramdır. Burada önemli olan, Galileo Galilei’nin dediği gibi “ölçülebileni ölçmek, ölçülemeyeni ölçülebilir hale getirmek”tir. Ancak, günümüzde entelektüel sermayenin ölçülebilmesi ve değerlendirilebilmesi, stoklar, makineler, teçhizat gibi fiziksel sermaye unsurlarının ve nakit, alacaklar, yatırım gibi finansal sermaye unsurlarının ölçülebilmesinden daha zordur[10].

Ancak yine de belli sapmalarla da olsa entelektüel sermaye çeşitli yöntemlerle ölçülebilmektedir. Aşağıda entelektüel sermayenin ölçülmesine ilişkin olarak kullanılan tekniklerin büyük bir bölümü yer almaktadır. Tekniklerin çalışma kapsamında verilen sırası, bu tekniklerin kullanım yoğunluğuna göre verilmiştir.

3.1. Entelektüel Sermayenin Ölçülmesinde Kullanılan Teknikler

3.1.1. Piyasa Değeri İle Defter Değeri Arasındaki Fark

Entelektüel sermayenin ölçülmesinde kullanılan en basit yöntem işletmenin piyasa değeri ile defter değeri arasındaki farkın belirlenmesidir. Steward’a göre, “bir şeyin değeri başkalarının onun için ödemeye hazır olduğu bedel kadardır”. Yani başka bir deyişle borsa değeri (piyasa değeri) bir bütün olarak işletmenin değeridir.

Entelektüel sermaye = Borsa değeri (piyasa değeri) - defter değeri

Borsa değeri = Hisse senedi fiyatı*hisse senedi sayısı

Buradaki varsayım, piyasa değerinden sabit varlıkları çıkardıktan sonra geriye kalan her şeyin maddi olmayan varlıklar olacağıdır.[11]

Ancak formülün daha kullanışlı olabilmesi için bir oran şeklinde yazılması daha uygun olacaktır. Yani;

Entelektüel sermaye = Borsa değeri (piyasa değeri) / defter değeri

Böylece işletmenin hisse senetlerinin, belli bir tarihte işlem gördüğü piyasadaki fiyatının aynı tarihteki hisse senedi başına düşen özsermaye payına bölünmesi ile işletmenin entelektüel sermayesi bulunmuş olur.

Ancak piyasa/defter değeri oranı, piyasa değerini etkileyen unsurların karmaşıklığından dolayı entelektüel sermayeyi tam olarak yansıtmadığına ilişkin görüşlerde mevcuttur. Zira piyasa değeri üzerinde yasal düzenlemelerin, arz koşullarının, piyasanın genel durumunun, yatırımcının işletmenin kar sağlama potansiyeli hakkındaki beklentilerinin, yabancı piyasalardaki sektörel politikaların, medyanın ve politik söylentilerin etkisinin olduğu açıkça bilinmektedir. Bunlara ek olarak işletmelerin bazı durumlarda hem defter hem de piyasa değerini düşük gösterdiği bilinmektedir. Özellikle blok halinde satın alma yada birleşme işlemleri sırasında piyasa değeri aniden yükselmekte ve bu oran artmaktadır. Ayrıca bu yöntem sadece hisse senetleri borsada işlem gören işletmeler için uygulanabilmektedir.

Yine de formül kullanımının kolay olması ve rahat uygulanması nedeniyle entelektüel sermayenin hesaplanmasında çoğunlukla işletmeler tarafından tercih edilmektedir.[12]

Tablo 1: IBM ve Microsoft’un P/D değerleri
Şirketler
Piyasa değeri (P)
Defter değeri (D)
P/D
IBM
$70.7 milyar
$16.6 milyar
4.25
Microsoft
$85.5 milyar
$930 milyon
91.93

Kaynak: Taner Acuner ve Kader Tan Şahin, Entelektüel Sermayenin Ölçülebilirliği Üzerine Heuristic (Sezgisel) Bir Araştırma, 10. Ulusal Yön. Ve Org. Kongresi, Akdeniz Ünv. İ.İ.B.F., 23-25 Mayıs 2002, s. 46

3.1.2. TOBIN’in Q oranı

Tobin’in Q oranı, Nobel ödülü sahibi ünlü iktisatçı James Tobin tarafından geliştirilen bir entelektüel sermaye hesaplama yöntemidir. Bu yönteme göre işletmenin defter değeri yerine , yerine koyma maliyeti kullanılmıştır. Tobin’in Q’su aşağıdaki şekilde modellenmiştir.

Borç ve özkaynakların piyasa değeri / işletmenin mevcut varlıklarının yerine koyma maliyeti

Q değerinin 1’den küçük olması durumunda yani bir varlığın yerine koyma maliyetinden küçük olması halinde işletmenin yeni yatırım yapmaması daha uygun olacaktır. Ancak Q değeri 1’den büyükse işletmelerin yatırım eğilimi artar. Yapılan çalışmalarda yazılım firmalarında bu değer 7 veya daha yüksek olma eğilimi içinde iken, sermaye yoğun, büyük fiziksel varlıklara sahip işletmelerde 1’e yakın olma eğilimindedir. Stewart bu durumun entelektüel sermayenin görünen gücünün tanımı olarak ifade etmektedir.[13]

3.1.3. Hesaplanmış Maddi Olmayan Değerler

A.B.D. Kuzeybatı Üniversitesi, Kellog İş İdaresi Okulu’na bağlı NCI Research adlı kuruluş tarafından geliştirilmiş olan bir tekniktir. Bu kuruluşu maddi olmayan varlıkları ölçme konusunda çalışmaya iten neden, kentlerde bilgi yoğun yeni firmalar kurulmasına ve geliştirilmesine yardımcı olmaktır. Bankalar gibi yatırımcı kuruluşlar teminat olarak çok az maddi varlığa sahip işletmelere kredi verme konusunda tereddüt ediyorlardı.

Nitekim NCI’nin başına Thomas Parkinson getirildi. Parkinson bu sorunu çözebilmek için ekibiyle beraber piyasa / defter değeri ve Tobin’in Q’suna benzeyen bir varsayımdan hareketle bir teknik geliştirdi. Bu teknik adım adım şu şekildedir ve Merck ilaç ile örneklendirilmiştir:


a) Üç yıl için vergi öncesi ortalama kazançların hesaplanması (Merck için 3694 milyar dolar)
b) Bilançoya bakılarak üç yılın ortalama varlıklarının alınması (12953 milyar dolar)
c) Varlıklardan sağlanan getirinin belirlenmesi için kazançların varlıklara bölünmesi (%29)
d) Söz konusu üç yıl için sektörün ortalama getiri oranı bulunmalıdır (%10).
e) Ek getiri hesaplanmalıdır. Ek getiri = Sektörün ort. getiri oranı (%10)* şirketin ortalama maddi varlıkları (12953). Sonuç işletmenin maddi varlıkları ile elde ettiği değeri vermektedir. Bu sayı ilk basamaktaki (a şıkkı) değerden çıkarıldığı taktirde işletmenin diğer ortalama bir rakibinden varlıkları sayesinde ne kadar fazla kazandığını göstermektedir (3694-1295,3= 2398,7 milyar dolar).
f) Üç yıllık ortalama gelir vergisi (Merck için %31) ile ek getiri (e şıkkı) çarpılır (0,31*2398,7=743,60). Çıkan sonuç ek getiriden çıkarılır (2398,7-743,6=1655,1 milyar dolar). Elde edilen rakam maddi olmayan varlıklara atfedilebilen primdir .
g) Primin şimdiki net değeri hesaplanır. Bu ise maddi olmayan varlıklara atfedilen prim / işletmenin sermaye maliyeti (rastgele %15 olsun). Sonuç maddi olmayan varlıkların piyasa değerini vermektedir (1655,1 / 0.15 = 11034 milyar dolar).[14]

Görüldüğü gibi işlemler üzerinden Merck işletmesinin maddi olmayan varlıklarının değeri hesaplanılmış oldu. Merck’in piyasa değeri 45,6 milyar dolardır, burada hesaplanan değer ise 11 milyar dolardır.

Bu hesaplama yöntemi Lev tarafından daha anlaşılır şekilde düzenlenmiştir. Lev’e göre işletmedeki tüm varlıklar yararlı katkıda bulunmaktadır ve bu katkı yalnızca fiziksel veya mali katkı değil bir bilgi katkısıdır. Başka bir deyişle kazancın, yalnızca fiziksel ve mali değerlerlerden kaynaklandığını söylemek yanlıştır. Bilgi değeri yada entelektüel sermaye (ES) şirketin müşteri ilişkileri, ürün fiyatı ve çalışan yetenekleri gibi görülmeyen değerlerinden kaynaklanmaktadır.

Lev’in ES hesaplama yöntemi işletmenin bilgi düzeyini belirlemeye yöneliktir. Yöntem, geçen üç yılda elde edilen ortalama kazanç ile stok analizcilerinin tahmin ettiği önümüzdeki üç yılda elde edilecek olan kazancın kombinasyonundan oluşan düzeltilmiş kazanç üzerinden çalışmaktadır. Buna göre ilk olarak, kazanç somut ve mali değerlerin normal kazançtan çıkarılmalıdır. Elde edilen rakam bilgi indirimine (bilgi endüstrisinin büyüme oranı) bölünür.
Yani;

Entelektüel sermaye (ES) = (düzeltilmiş kazanç – (somut varlıklardan gelen kazanç + finansal değerlerden gelen kazanç))/ ES indirim oranı (%)

Düzeltilmiş kazanç = Son üç yılın aktüel kazançlarının ortalaması + gelecekteki üç yılın aktüel kazançlarına ilişkin stok analistinin tahminlerinin ortalaması.[15]

Buna bir örnek verilecek olursa DeTore’nin yaptığı çalışmada Lincoln RE adlı işletmenin entelektüel sermayesi bu yöntemle hesaplamış ancak yazarlar tarafından değerler verilmeyip yalnızca sonuçları yayınlanmıştır.

Tablo 2: Lincoln RE’nin 5 yıl için (1994-1999) entelektüel sermaye, piyasa değeri ve düzeltilmiş kazançları.[16]

Tüm değerler
1994
1999
Artış (%)
Entelektüel sermaye
523
941
79.9
Piyasa değeri
744.9
1410
89.2
Düzeltilmiş kazançlar
62.5
117.2
87,5


3.1.4. Dengelenmiş Skor Kartı (Balanced Score Card)

Günümüzde geleneksel finansal ölçüm teknikleri daha önce de belirtildiği gibi işletmelerin gerçek değerinin hesaplanmasında yetersiz kalmaktadır. Balanced Scorecard 1990'ların başında Robert Kaplan ve David Norton tarafından yeni bir stratejik yönetim yaklaşımı olarak ortaya atıldı. Daha önceki performans değerleme tekniklerinden farklı olarak dengelenmiş skor kartı işletmelerin performans göstergesi olarak yoğunlukla kullanılan finansal perspektifi dengelemek için başka hangi boyutların ölçümlenmesi gerektiğini ortaya koydu. Dengelenmiş skor kartı finansal bakış yoluyla bir taraftan kısa dönemdeki performansa ait bilgileri ortaya koyarken bir yandan da uzun dönemdeki finansal ve rekabetçi bir performansa ulaşabilmek için gerekli olan faktörleri de sunmaktadır.

Dengelenmiş skor kartı (DSK) örgütlerin vizyon ve stratejilerini açıkça ifade etmelerini sağlayan ve bunları iş düzeyinde harekete dönüştüren bir yönetim sistemi (sadece bir ölçüm sistemi değil)’dir. DSK stratejik performansı ve sonuçları sürekli iyileştirmek için iş süreçleri ve süreç çıktıları hakkında sürekli bilgi sağlar. Buna ek olarak DSK işletmenin misyon ve stratejisinin fiziksel ölçüler haline dönüştürülerek ifade edilmesidir.

Kaplan ve Norton akademik çalışmalarında DSK aşağıdaki şekilde açıklamışlardır:

DSK performans göstergelerini gözönünde bulundurmaktadır. Fakat finansal göstergeler, geçmişle yöneliktir ve müşteri ilişki yönetiminin ve uzun vadeli yeteneklerin önemli olmadığı endüstri çağı firmaları için yeterlidir. Bu finansal göstergeler, bilgi çağı firmaları için yol gösterici nitelikte de olsa, müşterileri, tedarikçileri, çalışanları, süreçleri, teknolojiyi ve yenilikçiliği merkeze alarak yatırım yapan ve değer yaratan bu tür firmalar için artık yeterli değildir.

DSK örgütü aşağıda sıralanmış dört temel perspektifte değerlendirmekte ve bu perspektiflerle ilgili alt unsurların tanımlanmasını, veri toplanmasını ve aralarındaki sebep-sonuç ilişkilerini gözönünde bulundurarak analiz edilmesini önermektedir.

· Finansal boyut (karlılık (vergi sonrası kar / net satışlar)), maliyetin düşürülmesi / verimlilik artışı vb.)
· Müşteri boyutu (Pazar payı (müşteri sayısı, belli pazardaki satış / pazarın iş hacmi), müşteri kazancı (yeni müşteriler / toplam müşteri), müşteri devamlılığı (eski müşteriler / toplam müşteriler, müşteri doyumu (çeşitli kriterler içeren anket formu), müşteri karlılığı (müşterinin net getirisi - müşteri için yapılan harcamalar)
· Şirket içi işlemler boyutu (süreç süresi, kalite indeksi (hatalı üretim / toplam üretim, fire, hurda, iadeler gibi.) yeni-patentli ürünlerin satış yüzdesi, verimlilik vb.)
· Öğrenme ve gelişme (yenilik) boyutu (çalışan tatmini (kararlara katılım, başarının taktiri, işin yapılması için gereken bilgiye sahip olma, yaratıcı olma ve insiyatif kullanma, işletme genelinden doyum gibi), yeni ürün yüzdesi, yenilik geliştirme oranı, vb.)[17]

3.1.5. Skandia Pusulası (Skandia’s Navigator)

Bu yöntem DSK temel alınarak yapılandırılmıştır. Yöntemin unsurları aşağıda yer almaktadır.

Finansal odak: Finansal sonuçlar.
Gelir / çalışan sayısı
Yeni müşteri gelirleri / toplam gelir

Müşteri odağı: Müşterilerle kurulan ilişkileri ifade etmektedir.
Piyasa payı
Kaybedilen müşteri / kazanılan müşteri
Satış bağlantıları / sonuçlanan satış
Müşteri doyumu indeksi
Telefonla ulaşılabilirlik düzeyi
Şikayet sayısı gibi.

Süreç odağı: İç süreçlerin etkinliğini ortaya koymaktadır.
Yönetim hatalarının maliyeti / yönetim gelirleri
Süreç süresi gibi

Yenileme ve geliştirme odağı: Gelecekteki insan ve yapısal sermayenin geliştirilmesi için yapılan yatırımları kapsamaktadır.
Yetenek geliştirme harcamaları (eğitim) / çalışan sayısı
İş geliştirme harcamaları / yönetilen varlıklar ve yeni başlayan işler
Patentlerin ortalama ömrü

İnsan odağı: Bireysel özellikler ve müşteri problemlerine çözümler getirebilme yeteneklerini ifade etmektedir.
Çalışan devir hızı
Çalışan başına eğitim harcaması
İş doyumu indeksi ve kişi-takımlara ilişkin yatırımlardaki gelişmeler.

Skandia pusulası yalnızca entelektüel sermayenin ölçümüne ilişkin değildir. Pusulanın temel odağında göstergelerin geliştirilmesi bulunmaktadır. Bu nedenle işletmelerin kendi göstergelerini kendi kültürel ve örgütsel yapısına göre şekillendirmesi gerekmektedir.[18]

3.1.6. Entelektüel Sermayenin Ölçümünde Diğer Yöntemler

Entelektüel sermayenin ölçümündeki diğer yöntemler daha çok entelektüel sermayenin unsurlarından yola çıkarak entelektüel sermayenin etkinliğini ve önemli olan faktörleri saptamaya yöneliktir.

3.1.6.1. İnsan Sermayesi Ölçümleri

Son yıllarda işletmelere rekabet avantajı kazandıran unsurlardan en önemlisinin personelin niteliğinin olduğu açıkça ortadadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde insan sermayesinin en önemli sonucu yaratıcılıktır. Bu nedenle yaratıcılık ölçümleri insan sermayesinin belirlenmesinden son derece önemlidir.

Yaratıcılık

Yaratıcılığın sonucu işletmelerde yeni ürün ve yeni yöntemlerin ortaya çıkmasıdır. Bu durum en basit anlamda, yeni ürün ve hizmetlere ilişkin satış yüzdesinin hesaplanmasıyla belirlenebilir. Diğer bir yöntem ise yeni ürün ve patent sayısını hesaplamaktır (belirli bir dönem aralığı için). Bilindiği üzere işletmelerde geliştirilen ürünler doğrudan karlılığa etki etmektedir. Bu nedenle uygulanan bir yöntem de yeni üründen elde edilen kar ile eski üründen edilen karların karşılaştırılmasıdır. Yani,

Yeni üründen elde edilen kar / eski ürünlerden edilen kar

Çalışma süresi, personel devir hızı, deneyim ve öğrenme

İşletmeler için kaç tane çalışanın olduğu değil gerekli bilgi ve tecrübeye sahip çalışan sayısı önemlidir. Çünkü müşteri bağlılığı yaratan personel, müşteri sorunlarına en kısa süre içinde yanıt bulabilecek yeterlilikte ve bilgide olandır. Bu nedenle işletmeler entelektüel sermayenin belirlenmesinde çalışanların yetkinlik ölçümlerini yapmalıdır.

Entelektüel sermaye uygulamalarının yaygın olduğu işletmelerden biri de Celemi’dir. Celemi ilk kez 1995’te bilançosunda maddi olmayan varlıklara ilişkin skor kartını yayınlamıştır. Burada insan sermayesine ilişkin kullandığı unsurlara örnek olarak,

· Uzmanlar haricindeki yönetici personel sayısı. Yani yönetici / uzman
· Çalışanların eğitim düzeyi (sayı olarak verilmiştir).
· Müşteri ile aktif çalışan personel sayısı (tepe yöneticiler de müşteri ile aktif çalışıyorsa uzman kategorisinde değerlendirilmiştir (uzman personel sayısı / toplam çalışan)
· Uzman ve çalışan başına katma değer
· Profesyonel yetenek (mevcut çalışanlar için çalışılan süre (yıl))
· Yönetim personeli oranı (yönetici sayısı / yıl sonundaki toplam çalışan sayısı)
· Yenilenen siparişler / eski siparişler
· Acemi çalışan oranı (2 yıldan az süre) (acemi çalışan / toplam çalışan)
· Yönetici başına satışlar (toplam satışlar / ortalama yönetici sayısı)
· Müşteri başına satışlar (toplam satışlar / ortalama müşteri sayısı)
· Kıdemlilik (o işletmedeki yıl olarak çalışma süresi)
· Çalışan devir hızı (işten ayrılanlar / yıl başındaki personel sayısı)
· Ek getiri. Tüm borç ödemeleri yapıldıktan sonra işletme personeli tarafından üretilen değer.

Bazı işletmeler ise bu unsurlar dışında çalışan yeteneklerini ölçmek için nitel bazı kriteri kullanırlar. Bunlar;

· Müşterilerin çalışanların hangi becerilerine değer veriyor?
· Çalışanlarda işletmenin taktir ettiği beceriler nelerdir?
· Müşterilerin ve çalışanların değer verdikleri şeyler arasındaki farklılığı temeli neden kaynaklanmaktadır?
· Yeni gelişen ne tür beceriler yada teknolojiler işletmenin bilgisini zayıflatabilir.
· Yöneticiler en çok hangi pozisyonda çalışmak istemektedir.
· Yerini devredeceği kişileri eğitme ve geliştirme planları yapan yönetici oranı.
· Bütün çalışanların müşterilerin az değer verdiği işlerde harcadıkları zamanın oranı.
· Rakip işletmelerin personel alımında kendi işletmenizden personel almaya çalışıyor mu?
· Çalışanlar hangi nedenle başka işletmelerin tekliflerini kabul etmektedir?
· İş gücü piyasasında işletmenin nasıl bir ürünü var?

Ayrıca çalışanların yaratıcılığı ile ilgili olarak bazı Ar-Ge rasyolarının da bu aşamada kullanılması uygun olacaktır. Örnek olarak;

Ar-ge harcamaları / toplam harcamalar verilebilir.

Çalışan yeteneklerinin ölçülmesinden subjektif bir ölçüm olarak ise;

....... Analitik düşünebilme yetisi
....... Kavramsal düşünebilme yetisi
....... Takım çalışmasına uyum
....... Yaratıcılık
....... Sorun çözebilme yetisi
....... Proaktif düşünebilme yetisi
....... Değişime uyum sağlayabilme yetisi
....... İnisiyatif kullanabilme, özgüven
....... Diğer: .............................................................................................

gibi kriterler bölüm yöneticisi tarafından puanlanarak değerlemede kullanılabilir.

3.1.6.2. Yapısal Sermaye Ölçümleri

Yapısal sermaye her işletmede farklı özelliklere sahiptir. Bu nedenle, yapısal sermayenin ölçülmesi basit formüller ve ile mümkün değildir. Weston Anson’ın yapısal nitelikteki maddi varlıkların özelliklerini ve değerini belirlemek için kullandığı yöntem bazı maddi olmayan varlıklarında ölçümü için de uygundur. Bu yöntem bilgi stoklarına değer biçme yöntemidir.

Bilgi Stoklarına Değer Biçme

Bu yönteme göre maddi olmayan varlıklar üç grupta ele alınabilir. Bunlar; teknik unsurlar (ticari sırlar, formüller vb.), pazarlama unsurları (işletmenin adı, amblemi, telif hakları, garanti ve yetki belgeleri, ticari marka tescil belgeleri vb.), beceri ve bilgi unsurları (veri tabanları, örgütsel el kitabı, kalite kontrol standartları, ticari lisanslar, tescilli yönetim bilgi akış sistemler vb.) dır.

İşletmede bu unsurlar belirlendikten sonra yapılması gereken varlıkların piyasa değerinin olup olmadığının saptanmasıdır. Bunun için 3 temel sorunun sorulması önerilmektedir.

· Belirlenen varlıklar ürün ya da hizmeti rakiplerden farklı kılmakta mıdır?
· Başkaları için bir değer ifade ediyor mu?
· Başkaları bu varlıkları elde etmek için bedel öder mi?

Sorulan bu sorulardan sonra maddi olan varlıklar için yapılan bedel tahmini teknikleri yerine maddi olmayan varlıklar için kıyaslama yapmak daha uygun olacaktır. Ayrıca Anson’ın geliştirdiği Valmatrix isimli puan kartları kullanılabilir.

Net Çalışma Sermayesi Devir Hızı Oranı

Net çalışma sermayesi işletmenin kısa dönemde nakde dönüştürebileceği dönen varlıklar ile kısa dönemde ödenmek zorunda olan borçların arasındaki farktır. Net çalışma sermayesinin net satışlara bölünmesi ile net çalışma sermayesi devir hızı elde edilir. Bu değer stokların yerini enformasyonun aldığı ve gereğinden fazla stoka para bağlamadığı belirlenmiş olur.

(Kısa dönemde nakde çevrilebilecek dönen varlıklar – kısa dönemde ödenmek zorunda olunan borçlar) / net satışlar = net çalışma sermayesi devir hızı

Bürokratik Direnci Ölçme

İşletmedeki örgütsel yapının çalışanlar ile müşteriler arasında bir engel oluşturup oluşturmadığına ilişkin yöntemdir.

· Ortaya atılan öneriler ile uygulanan önerileri karşılaştırma (hayata geçen fikir / ortaya atılan fikir).
· Piyasaya sunma süresi (yeni ürün geliştirmeden piyasaya sürmeye kadar geçen süre).
· Bölüm yönetici testleri. ((gelirler+satış harcamaları) / (genel harcamalar+yönetsel harcamalar)).

3.1.6.3. Müşteri Sermayesi Ölçümleri

Müşteri Doyumu

İşletmelerin entelektüel sermaye boyutlarından biri de müşteri boyutudur. Bu nedenle işletmelerin sürekli müşteri istek ve beklentilerini çeşitli istatistiksel yollarla değerlendirip bunu ürüne ve iş süreçlerine yansıtmaları gerekmektedir.

Birliktelikleri Ölçmek

Müşteri sermayesi hem işletmeye hem de müşterilere fayda sağlayan oluşumlardır. Bu nedenle işletmelerin yaptığı anlaşmalar ile ilgili sağladığı yararları ölçmesi gerekmektedir. Çünkü işletmenin müşteri ve tedarikçiler tarafından benzersiz görülmesi müşteri sermayesinin ölçümü açısından oldukça önemlidir.

Sadık Müşterileri Değerinin Belirlenmesi

Bilindiği üzere yeni müşteri kazanmak yerine eski müşteriyi elde tutmak daha kolaydır. Bu nedenle işletme eski müşterilerin işletmeye kazandırdığı değer belirlenmelidir.[19]

KAYNAKLAR

A. Brooking, Intellecetual Capital, International Thomson Business Press, London, 2000, s. 12
Arthur Detore, Mark Clare ve James Weide, Measuring the value of Lincoln Re’s R&D, Journal of Intellectual Capital, Cilt:3, Sayı: 1, 2002

Ayten Çetin, Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, M.Ü. Sosyal Bilimler Ens., Muhasebe-Finansman Bilim Dalı, İstanbul, 2003

Bontis Nick, There’s a Price On Your Head : Managing Intellectual Capital Strategically, Business Quarterly, 60 (4), Summer 1996

Brenner Pamela M. , Motivating Knowledge Workers : The Role Of The Workplace, Quality Progress, 32 (1), Jan 1999

http://www.pcis.com.tr/tr/services/balancedscorecard.shtml

I Nonaka, H. Takeuchi., The Knowledge-Creating Company: How Japanease Companies Create the Dynamics of Innovation, Oxford University Press, New York, 1995

J. Mouritsen et al, Developing and Managing Knowledge Through Intellectual Capital Statements, Journal of Intellectual Capital, Cilt: 3, Sayı: 1, 2002

Miller William, Building The Ultimate Resource, Management Review, Cilt: 88, Sayı: 1, Jan. 1999

Robert Kaplan ve David Norton, Balanced Scorecard (Şirket Stratejisini Eyleme Dönüştürmek), Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1999

Saime Önce., Muhasebe Bakış Açısı ile Entelektüel Sermaye, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1999

Stewart Thomas A., Entelektüel Sermaye Örgütlerin Yeni Zenginliği, Çev. Nurettin Elhüseyni, MESS Yayınları. İstanbul, 1997

Sveiby Karl-Erik, Intellectual Capital : Thinking Ahead, Australian Accountant, 68 (5), Jun. 1998

Şadi Can Saruhan, “Entelektüel sermaye kazançları vergilendirilebilir mi?”, Finansal Forum, 2 Aralık 2000

Şebnem Arıkboğa, Entelektüel Sermaye, Derin yayınları, İstanbul, 2003

Taner Acuner ve Kader Tan Şahin, Entelektüel Sermayenin Ölçülebilirliği Üzerine Heuristic (Sezgisel) Bir Araştırma, 10. Ulusal Yön. Ve Org. Kongresi, Akdeniz Ünv. İ.İ.B.F., 23-25 Mayıs 2002

Tapsell Sherrill, Making Money From Brainpower : The New Wealth Of Nations, Management – Auckland, 45 (6), Jul. 1998

Taylan Sulaoğlu, Entelektüel Sermaye ve İnsan Kaynaklarının Entelektüel Sermaye İçindeki Yeri, Yüksek Lisans Tezi, M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Human Resources Management and Development Bilim Dalı, İstanbul, 2001

Wileman Andrew, A Capital Idea, Management Today, Apr. 1999

Hiç yorum yok: