Erdinç ÜNAL[1], Metin ATEŞ[2], Emre İŞÇİ[3]
Sağlık Hizmeti Talebinin Özellikleri ve Piyasa Aksaklıkları
a) Sağlık hizmeti talebi rastlantısaldır; nerede, ne zaman, ne ölçüde ve kimlerce isteneceği ve ortaya çıkacağı kesin olarak, kolayca saptanamaz. İhtiyacın nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belirsizdir. Mevcut ve gelecekteki sağlık durumu, buna bağlı olarak talep düzeyinin bilinebilmesi, diğer mal ve hizmetlere göre, daha az kesinlik taşır. Talep miktarı retrospektiv ve anket çalışmalarıyla tahmin edilmeye çalışılsa da, olağan dışı durumlar, olağan durumlar kadar yaygın gözükür. Kimi bireyler ise sağlık riskini gelecek planlarına dahil .etmezler. Çoğu zaman sağlık kaybedildiği zaman talep edilir.
Sağlık hizmeti talebinin hızla arttığı durumlarda, piyasanın işleyiş mekanizması gereği, arz edenlerin de hizmet arzını arttırmaları beklenir. Oysa ki, sağlık hizmetinin diğer bir özelliği gereği, gecikmeye bağlı maliyetler hem insani hem de ekonomik olarak yüksektir.
Hastalıkların ortaya çıkışı, hızı, dağılımı ile fiziksel ve finansal etkilerinin belirsizliği devlet müdahalesini gerektirir. Talebin ve maliyetlerin büyüklüğünün tahmin edilmesindeki güçlükler ve ortaya çıktığında bireyler için karşılamanın zorluğu, genel olarak, sigorta fikrinin doğmasına neden olmuştur. Ancak sağlığın sadece yatırım değil, en başta tüketim için, olmazsa olmaz gerekli bir donanım olması, bu aksaklığa karşı devletin tutum almasını zorunlu kılmıştır. Sonuç, sağlık mal ve hizmetlerinin genel bütçeden karşılandığı ulusal sağlık hizmetleri veya zorunlu sağlık sigortası olmuştur.
Sağlık mal ve hizmet talebinin bu belirsizliği ve düzensizliği arz cephesinde de çeşitli önlemleri beraberinde getirir. Talebin yükselme ve patlama yapma olasılığına karşı rezerv kapasitenin bulundurulmasını gerektirir. Yani, kaynakların etkin kullanımı baştan sekteye uğrar. Sigorta sisteminde, sigorta yapan tarafça, ihtiyaç ortaya çıktığında tedavinin ve yatak sağlanacağının garantisi verilidir. Bu durumda sigorta kuruluşu tarafından prim gelirlerinin bir kısmı rezerv kapasite karşılığı hastanelere ödemede kullanılır. Almanya'da böyle bir görev yasa ile hastalık fonlarına verilmiştir. Kamu yataklı kurumları ve sağlık otoriteleri, bu belirsizliği karşılayacak önlemlere göre, gerekli mal ve hizmet planlamalarını yapar (faaliyet güdüsü buna fırsat verir). Rezerv kapasitenin sübvanse edilmediği durumlarda, özel kuruluşlar için atıl kapasite, işletmecilik açısından, katlanılacak bir durum değildir.
b)Sağlık hizmeti ihtiyacının veya talebinin karşılanması, çoğu durumlarda ertelenemez, anında karşılanmalıdır: Özellikle ivedi ve akut, kişiye ızdırap veren ve sağlığını tehlikeye düşüren/düşürecek olan sağlık hizmeti istemleri ertelenemez; ertelenmemelidir. "Çünkü, bu durum bireyi sakatlayabilir, çalışma ve üretimini düşürebilir, ölümüne yol açabilir. Erken ölüm toplum için yitiktir. Gereken toplumsal üretimi yapmadan gerçekleşen ölüm, adeta bir makinenin ekonomik ömrü dolmadan devre dışı kalmasına benzer. Ertelenen sağlık hizmeti istemleri ileride kişiye, ailesine ve topluma büyük yükler getirir." (Saltık 1996).
Talebin bu biçimde ortaya çıkışı arz yönünden belirli zorunluluklar getirir. Devletin, yurdun dört bir köşesinde, hastaların acil durum ve kaza gibi durumlarda ulaşabileceği en yakın sağlık birimlerini ya da makul süreler içinde sağlık kurumuna ulaştırabileceği hasta taşıma sistemlerini kurması gerekir. Belirli nüfus oranı ve coğrafi yerleşim büyüklüğüne göre sağlık hizmetine ulaşımı hedefleyecek sağlık kuruluşları planlamasının yapılması sağlık sorunlarının özelliği gereğidir. Devletin karlılığa bakmadan planlayacağı ve çoğu zaman karlılık dışı olan bu kuruluşların bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesi yönünde ve ulusal bütünlüğü sağlayıcı işlevleri vardır. Piyasa ağırlıklı sağlık mal ve hizmetleri sektörüne sahip olan Amerika Birleşik Devletleri'nde, federal hükümet, kırsal bölge ve eğitim hastanelerini desteklemek için, bu hastanelere medicare ve DRG ödemelerine ek olarak, her yıl 5 milyar doları aşan miktarda sübvansiyon sağlamaktadır.
c) Talebin miktarı ve türünün saptanmasında profesyonelin rolü önemlidir: Sağlık mal ve hizmetleri piyasasını diğer piyasalardan ayıran önemli bir farklılıktır. Satın alanın ve satıcının, dolaysız, karşı karşıya olduğu piyasalara göre sağlık piyasasında alıcının ne alması, ne kadar alması ve nasıl almasını belirleyen profesyoneller ve kurumlarının davranışları, talebi yönlendirir. Ancak bu kişiler ve kurumlar, aynı zamanda, mal ve hizmetlerin arz cephesinde yer alırlar. Talebi yönetenin ve arz yapanın birleştiği bir iktisadi alanda piyasa kurallarının işlemesinin çeşitli sakıncaları olmuştur. Bunlardan en önemlisi ; harcamalardaki ve maliyetlerdeki artıştır. Özellikle sigorta sistemi ile finanse edilen, özel sektör arzının büyük olduğu sağlık mal ve hizmet piyasasına sahip ülkelerde bu har cama ve maliyet artışının kontrol edilebilmesi, sağlık ekonomistlerinin son yıllardaki gündemini oluşturmuştur.
d) Sağlık hizmeti çıktısının ekonomik olarak tam değerlendirilmesinin mümkün olmaması: Genel olarak hizmetlerde kalitenin ölçülmesinin zorluğu, sağlık hizmetlerinde daha da yoğunlaşmaktadır. Kalitenin tüketicilerce değerlendirilmesi kaynakların dağılımında yanlış sapmalara yol açabilir. Örneğin, tüketici için cazibesi yüksek otel hizmetlerine veya teknolojik yatırımlara aşın kaynak ayrılması gibi. Bu etki nedeniyledir ki; Dünya Sağlık Örgütü tarafından, ileri teknoloji transferinin yol açacağı etkinsizliklere meydan vermemek için, "topluluğun ve ülkenin erişebileceği kaynaklarla uygulanabilir bir teknolojiyi" ifade eden "sağlık açısından uygun teknoloji " kavramı geliştirilmiştir.
e)Fiyatların belirlenmesinde devletin ve meslek örgütlerinin rolü önemlidir: Ülkeden ülkeye değişen oranlarda olmak üzere, kamu otoriteleri fiyat kontrollerini devam ettirmektedirler. Meslek örgütleri de kalite düşmesine yol açabilecek fiyat rekabetine izin vermemektedirler.
Sağlık Hizmeti Talebini Belirleyen Etmenler ve Piyasa Aksaklıkları
"Sağlık hizmeti talebi ikiye ayrılabilir: Diğer aktivitelerin tüketimini değerlileştirmesinden elde edilen doğrudan faydadan kaynaklanan bir tüketim malı olarak sağlık talebi ve potansiyel kazanç anlamındaki son yararlanımıyla verimliliği iyileştiren ve piyasa aktiviteleri için hazır zamanı yükselten bir yatırım mali olarak sağlık talebi." (McGuire 1981).
a) Gelir Düzeyi: Piyasa mallarını talebini belirleyen en önemli etkendir. Gelir düzeyi yükseldikçe normal bir mala olan talep artar. Lüks mallarda bu artış hızı gelir düzeyi artışından daha yüksek olur. Temel mal ve hizmetlerde ise talebin, gelir düzeyi artmasıyla, düşmesi beklenir. Sağlık, bir "temel mal"dır (basic good). Yani, gelir yükseldikçe bireyin harcamaları içindeki sağlık harcamaları payının düşmesi beklenir.
Ancak araştırmalar ve gözlemler göstermektedir ki; gelir düzeyi arttıkça sağlık hizmetlerine olan talep artmaktadır. 1895'te il olarak Engel'in Belçika'da yaptığı araştırmalara göre; sağlık giderlerinin toplam giderler içindeki payı geçimini kısmen sosyal yardımlarla sağlayabilen çok fakir ailelerde yüzde 1.68 iken, daha az fakir ve sosyal yardım almaksızın geçinen ailelerde yüzde 2.78, gelirleri başkalarına muhtaç olmayacak seviyede olan ailelerde yüzde 4.30'a ulaşmıştır. Daha sonraları çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda da benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Alt sosyal sınıflar üst sosyal sınıflara göre daha yüksek ölüm ve hastalık oranlarına sahip olmasına karşın, daha düşük sağlık mal ve hizmet talebi göstermektedirler.
Gelir seviyesinin düşük olduğu toplum kesimlerinde sağlık hizmetleri talebi gerçekte olması gereken seviyeden daha düşük olarak açığa çıkmaktadır, açığa çıkan talep gerçek ihtiyacın işareti değildir. Talep ile ihtiyaç arasındaki bu ter ilişki üç şekilde gözükür: Düşük gelirli gruplarda eksik talep; sigorta kapsamında olan kesimde üreticilerin uyardığı talep ve tüketicilerde ahlaki tehlikenin yol açtığı talep; yüksek gelirli gruplarda sağlığa aşırı talep.
Toplumsal ihtiyaçlarla talep arasındaki bu dengesizliği gidermede finansmanın ve sunumun entegre olduğu kamusal sağlık hizmetleri, sağlık mal ve hizmetlerinin ne kadar, nasıl ve kimin için üretileceği açısından piyasaya göre birçok üstünlüklere sahiptir. Sağlık hizmeti, üretimi tamamen olmasa da, sağlanması kamu ekonomisi kapsamında gerçekleşmektedir. Hizmet sunumunun da kamuca sağlandığı kapsayıcı ulusal sağlık hizmetinin olduğu ülkelerde sağlık mal ve hizmetleri saf kamu malı olmaktadır. Böylelikle talebin ortaya çıkmasındaki fiyat ve gelirin etkisi, yerini, bireylerin ihtiyacına göre tanımlanan hizmet sunumuna ve kamu sağlık politikalarının bileşkesine bırakmaktadır.
b) Fiyat Düzeyi
Sağlık hizmetleri talebi, genel olarak, herhangi bir tüketim malı gibi fiyat düzeyine tepki göstermekle birlikte bazı açılardan bu yasadan ayrılır. Sağlık hizmeti talebi zorunluluk taşıdığından dolayı, fiyat esnekliği diğer mallara göre daha düşüktür. Esneklik ilaç ve iyileştirme araçlarında en yüksek; doktor ve hastane hizmetleri alanında en düşük düzeydedir.
Hastane hizmetlerinin fiyat esnekliğinin 0.7 olduğu tahmin edilmektedir. Acil hastane hizmetleri ve insülin gibi yaşamsal öneme sahip ilaçlarda esneklik sıfıra yakındır. Yine mesleki olarak ün yapmış bazı doktorların hizmetlerine olan talep ise, fiyat düzeyinden daha az etkilenir.
Sağlık hizmetlerinde arz ve talep yasası normal mallardaki gibi işlememiştir. Çoğu endüstrileşmiş ülkelerde, sağlık hizmeti arzında bulunan hekim sayısı arttıkça fiyatların düşmemesi şaşırtıcı sonuç vermiştir. Sektördeki hekim yoğunluğunun artmasıyla kişi başı hizmet kullanımının artması arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur (Almanya ve ABD gibi ülkelerde olduğu gibi). Böylece hekimler kendi istihdamlarını garanti altına almaya çalışmışlardır.
c) Sosyal Sigorta veya Benzeri Kapsayıcı Sağlık Örgütlenmelerinin Bulunması
Sosyal sigortalar veya sağlık hizmetlerinin bedelsiz sunulduğu ulusal sağlık hizmetlerinin mevcut olduğu durumlarda, talep ile, yukarıda bahsedilen, sağlık mal ve hizmetlerin fiyatı ve kişilerin gelir seviyesi faktörleri arasındaki ilişki ortadan kalkmaktadır. "Sosyal sigorta sisteminin ayrıca talebi etkileyen bazı yanlan vardır. Sosyal sigorta sistemine geçen hemen hemen tüm ülkelerde sağlık mal ve hizmetlerine olan talebin ve sağlık harcamalarının birkaç kat arttığı gözlenmiştir. Bunun nedeni olarak sigortalıların primlerinin karşılığını alma psikolojisi, çalışma zorunluluğundan kurtulma ve dinlenme, serbest zamanı elde etme güdüsü ve hasta rolüne bürünme olarak açıklanmaktadır.
Ancak sosyal sigorta sisteminin sağlık harcamalarını artırıcı etkisi asıl olarak, piyasanın arı yönünü oluşturan profesyonellerin ve kuruluşların davranışlarından dolayı ortaya çıkmaktadır. "Sosyal sigortalar doktorların davranışlarını da etkilemektedir. Doktor seçiminin serbest olduğu, doktorların muayene ya da hasta başına ücret aldığı sistemlerde, doktorlar iktisadi art düşüncelerle (gelirin arttırma) sigortacılarca tüketilmesi gereken sağlık mal ve hizmetlerinin miktarını gereksiz olarak artırma yoluna gidebilmektedir. Söz konusu mal ve hizmetlerin bedeli sigortalılarca ödenmeyeceği için bunlarla doktorlar arasında bu şekilde davranışlarını engelleyecek çıkar çatışmaları doğmamaktadır. Aynı şekilde tedavi ve bakım karşılığı ücret alan, sosyal sigortalara ait olmayan hastaneler de gelirlerini artırma güdüsüyle sigortalı hastaların hastanede kalış sürelerini uzatmaktadırlar.
Sorunun özü bilgi sorunundan kaynaklanmaktadır. Bilgi sağlayıcı ile hizmet sağlayıcının aynı kişi olduğu sağlık hizmetleri gibi sektörlerde, arz tarafındakilerin talebi yönlendirmesi, güdülemesi söz konusudur. Diğer mal ve hizmetlerde söz konusu olan tüketicinin karar alma otoritesi, hastanın hekimine adeta delege edilmiştir. Hastalığın tedavi süresi ve yöntemi gibi kararlar hastadan çok hekim tarafından alınır. Sağlık mal ve hizmeti tüketicisi, tüketimi boyunca arza eden tarafından verilen bilginin doğruluğunu araştırma fırsatına az yada hiç sahip olmayabilir. Ayakta tedavi hizmetlerinden çok, özellikle hastane hizmetlerinde durum böyledir.
Bir piyasa aksaklığı olan bilgi sorunu, asıl olarak, "üçüncü tarafın ödemesi"nin ve özel hizmet arzının olduğu sağlık sistemine sahip ülkelerde veya alt sektörlerde ekonomik etkinsizliğin en önemli nedeni olur. Hizmeti sunan ve alanın dışında, üçüncü tarafın ödemeyi yaptığı özel veya kamu sigortasının olduğu sistemlerde; kişinin kendisinin ödemenin tümünü yaptığı piyasalarda veya ihtiyaçlara göre dağılımın yapıldığı eşitlikçi sistemlerde olduğundan daha fazla, hem tüketicinin talebi (ahlaki tehlike), hem de hizmet arzında bulunanın uyardığı (arz tarafının uyardığı talep) bir talep olacaktır.
Böylelikle, kullanıcı veya tüketici, objektif bilgilenmenin etkisinde olduğundan, daha fazla mal ve hizmet tüketimi ile karşı karşıya kalabilir. Aslında ortaya çıkan başarısızlık bireysel veya kurumsal gelirlerin bireyin mal ve hizmet tüketim düzeyine endekslendiği sistemlerin başarısızlığıdır. Sigorta veya özel finansman ile özel sağlık arzının beraber bulunduğu sağlık piyasalarında durum budur.
Yapay hizmet talebi yaratılmasını olanaklı kılan iki temel koşul vardır. 1- Kullanıcının, maliyetlerin tam olarak karşılandığı sağlık sigortası kapsamında olması, 2- Non-invaziv (zarar vermeyen) medikal yöntemlerin giderek daha çok keşfedilmesi ve hekimin, çok geçerli endikasyonu olmasa da hastaya zarar vermeyen bu yöntem ve tahlilleri kullanmaktan kaçınmamasıdır.
Piyasanın aksaklıklarından olan belirsizlik ve gelir dağılımı sorunlarının sağlık sektöründeki yansımalarına karşı oluşturulan zorunlu sağlık sigorta sistemi veya özel sigorta piyasalarının tüketicinin parasal ödemeyle olan ilişkisini koparması, bu kez, başka aksaklıklara yol açmaktadır. "Sistem, insanların sağlık bakım hizmetlerinin kullanımını ekonomik kılma güdüsünü azaltır”. Ekonomik davranmama eğilimi hem üretim tarafında hem de tüketim tarafında olur.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
Belek, İ., (1998), Sınıf Sağlık Eşitsizlik, Sorun Yayınları , İstanbul
Culyer, A. J., (1976), Need and The National Health Service Economic and Social Choice, The Pitman Press, Britain
Dilik, S., (1991), Sosyal Güvenlik, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara
Stiglitz, Joseph E., (1994), Kamu Kesimi Ekonomisi, Çev: Ö. Faruk Batırel, Marmara Üniversitesi Yayın No: 549, İstanbul
Strauss, J. And Thomas, D., (1998) “Health, Nutrition and Economic Development”, Journal of Economic Literature, Vol. XXXVI, USA, June
Whitehead, M., (1992), Eşitlik ve Sağlık Kavram ve İlkeler, Türk Tabibler Birliği Merkez Konseyi Yayını, Ankara
Wolf, C., (1998) Piyasa veya Devlet, Ege Üniversitesi İİBF Yayınları, No: 1, İzmir
[1] Dr., İstanbul Büyükçekmece Kavaklı Sağlık Ocağı
[2] Yrd. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü
[3] Araştırma Görevlisi, Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder